TÜRK MİTOLOJİSİNDE DOKUZ SAYISI "9"


Ä°lgili resim


Sayılarında insanlar gibi ruhu v ardır desem asla yalan olmayacaktır. Zira Türk mitolojisinde çokça karşılaştığımız belli rakamlar bize aslında evrenle alakalı ruhlarla alakalı tüyolar verir. Peki, bizler bu tüyoları okuyabiliyor muyuz? Pek sanmıyorum, günlük yaşantımızda sık sık kullandığımız rakamsal bağlantılar sadece bir alışkanlıktan ibaret olmasına rağmen bir zamanlar belli anlamları vardı. Bizde bu yazımızda diğer rakamlara göre daha az kullanımı olan “9” rakamını inceleyeceğiz.

 Yaratılış efsaneleri ve destanlarda oldukça kullanılmış olan dokuz sayısı, tek basamaklı sayıların en büyüğüdür. Fakat bazen 9-19-90-99-900-9000 şeklinde de kullanılmıştır. Geleneksel kullanımı mitolojiye oranla daha fazla olan dokuz rakamı, Türk söylence sözlüğünde;  “(Dok/Doğ). Bu kök, doğmak, doğa, dokumak, doymak anlamlarını içerir. Doksan sayısı da bu rakamdan türemiş bir sözcüktür. Kutlu alamet kabul edilen Tuğ kelimesi ile bağlantısı önemlidir.”  Şeklinde tanımlanmıştır.
·       Oğuz Kağan Destanında Oğuz Kağan’ın seferlerden zaferle döndüğünde dokuz bin koyun, dokuz yüz sığır kestirdiği, derisinden doksan dokuz havuz yaptırdığı ve dokuzuna rakı, doksanına kımız doldurttuğu ifadeleri geçmektedir.
·       Yaratılış destanına göre, Tanrı, dokuz dallı bir ağaç ve bu ağacın her dalının altında bir insan yaratmıştır. Yedi kat gökten sonra gelen Arş ve Kürsî birer kuşatıcı kat sayılarak, göklerin dokuz kattan oluştuğuna inanılmıştır.
·       Şamanların, ayinlerde dokuz kat göğe çıkıp, dokuz katı da dolaşarak indiği de kaynaklarda dile getirilmektedir. Şamanın birçok uygulamasında dokuz rakamı ibadet ritüelinde önemli bir yer tutmaktadır.
·       Tanrı Ülgen’in dokuz oğlu ve dokuz kızı vardır.
·       Yeraltı dünyasının başı Erlik Han’ın da Karakızlar denilen dokuz kızı vardır.
·       Şaman cübbesinin yakasından sallanan dokuz küçük kukla Ülgen’in dokuz kızını, küçük cübbeler ise onların elbiselerini temsil etmektedir.
·       Altay Türklerinin bir kıyamet tasvirine göre denizin dibinde dokuz çatallı karataş bulunduğu, kıyamet zamanında bu taşın dokuz yerinden çıkacağı, demirden ve koyu sarı renkte atlara binmiş dokuz savaşçının etrafa saldıracağı ifade edilmektedir.
·       Manas Destanı’nda da, Manas’ın cesedi, dokuz gün bekletilmiş, Doksan kısrak kesilmiş, halka dokuz kat kumaş dağıtılmıştır. Manas’ın dirilmesi ile de, her biri dokuz deve ile dokuz inek kestirilmiştir.
·       Yakutlarda ise; “…İnsanlara akıl hastalığı gönderen Tamık Hatın’a hürmet edeceğim. Onun rızası için dokuz kakum (kakım), dokuz sarı sıçan, dokuz kokarca, dokuz güvercin azad edeceğim, kızıl inek kurban edeceğim…” şeklinde ifadeler geçmektedir.
***
Türklerin ilk babasının yaratılışı hakkındaki bir efsanede dört unsurdan söz edilir: “Bu efsaneye göre ilk çağda yağmurdan hâsıl olan seller Karadağcı denilen bir dağdaki mağaraya çamur sürükleyip getirdi ve bu çamurları insan kalıbına benzeyen yarıklara döktü. Su ile toprak bir müddet bu yarıklarda kaldı. Güneş Sarattan burcunda idi ve sıcaklığı çok kuvvetli idi. Güneş, su ve toprak döküntülerini kızdırdı, pişirdi. Mezkûr mağara kadının karnı (batnı) vazifesini gördü. Su, toprak ve günesin harareti (ateş) unsurlarından ibaret olan bu yığın üzerinden dokuz ay mutedil rüzgâr esti. Böylece dört unsur birleşmiş oldu. Dokuz ay sonra bu yaratıktan insan seklinde bir mahlûk çıktı. Bu insana Türk dilince ‘Ay Atam’ denildi ki ‘ay baba’ demektir. Bu ‘Ay Atam’ denilen kişi sağlam havalı ve tatlı sulu yere indi...”
***



·       Kutlu üç sayısının üç katı olan dokuz “Büyütülmüş kutsal üç” olarak da adlandırılmıştır.
·       Türk Mitolojisinde ise; Yedi gök küresinin ve sabit yıldızları kapsayan “göğün üst kemerinin ötesinde olan en yüksek, dokuzuncu cennetle bağlantılı” olduğu ileri sürülür.
·       nüh sipihr” (dokuz gök) inancı, (1. Yukarı dünya, 2.Orta dünya, 3. Aşağıdaki dünya) üç katına çıkarılması” sonucu doğmuş olabileceği gibi “kozmik ağacın dokuz dalından da doğmuş olabilir.
·       İnsanın, “dokuz kat gök ile dört unsurun birleşmesinden doğduğu” inancı vardır. Bu sebeple dokuz kat gökten “dokuz ata”, dört unsurdan da “dört ana” olarak söz edilir
·       Kutadgu Biligde “dokuz altın renkli sancaktan” söz edilir. “Dokuz parça hediye verme”, “suçlarının sayısı dokuzu aşmadıkça cezalandırmama” gibi uygulamalardan bahsedilmiştir.

Görüldüğü gibi bir doğum sayısı olan dokuzun, dokuz gün, dokuz ay şeklinde karşımıza çıkmamasına şaşılmamalı. Ne dersiniz acaba; insan oğlunun anne karnında dokuz ay kalmasının ya da erken doğumun yedi ayda olmasının bize verdiği mesaj nedir?



Kaynakça

NAHÇIVAN TÜRK HALK ĐNANISLARINDA Mitolojik SAYILAR” Bayram DURBİLMEZ
“TÜRK DESTANLARINDA “SAYI” MOTİFİNİN DİNÎ YANSIMALARI”  Mehmet Alparslan KÜÇÜK
TÜRK SÖYLENCE SÖZLÜĞÜ
“KIRIM TÜRK HALK ANLATILARINDA SAYI SİMGECİLİĞİ” Öğr. Gör. Dr. Bayram DURBİLMEZ
“TÜRK MİTOLOJİSİNDE SAYILARIN ÖNEMİ” DR. Süheyla SARITAŞ




Yorumlar

E çok okunan yayın

Ruhu Musikiyle Nefes Alan Kaknus Kuşu

Türk Mitolojisinde Denizkızı

Azerbaycan Türkçesi ve Türkiye Türkçesinde Bulunan Atasözleri