Gölgelerin Efendisi Karagöz ve Hacivat


Türk kültüründe büyük bir öneme sahip olan Karagöz birçok eserde geçmektedir. Beyaz bir perdenin arkasından deve derisi ile şekillenmiş ve özel bir boya ile renklendirilmiş insan figürünün bir ışığın önünde Hayalci tarafından hareket ettirilmesiyle meydana çıkan gölgeler olarak adlandırabiliriz.
Hayal ve gölge oyunu diye nitelendirdiğimiz bu oyunların kaynağı hakkında çeşitli kaynaklarda bilgiler bulmak mümkündür. Bununla beraber insanlar tarafından en yaygın olarak bilinenlerden birisi Çin’e birisi de biz Türklere ait iki efsanedir:
Çin rivayetine göre, İmparator Wu (M. Ö. II. asır), çok sevdiği karısının ölümü üzerine büyük yasa kapılmış, hiç bir şeyle avunamaz olmuştur. O zaman bir Çin sanatkârı, ölen kraliçeye benzer bir kadını beyaz bir perde arkasından geçirip hayalini bu perdeye düşürerek ve bu hayalin, ölen kraliçenin ruhu olduğunu söylemek suretiyle hükümdarı avutmaya çalışmıştır ki onun bu buluşu, eski Çio medeniyetinde gölge oyunu denilen bir oyunun doğup gelişmesine başlangıç olmuştur.
Türk rivayetine göre ise, Sultan Orhan, Bursa'daki camisini yaptırırken Karagöz'le Hacivat, bu inşaatta amele olarak çalışıyorlarmış. Fakat bu iki amele, o kadar komik hikâyeler anlatıp öyle güldürücü bir meddahlık yapıyorlarmış ki öteki işçiler, onları dinlemek ve seyretmekten işlerini yürütemez olmuşlar. Cami inşaatının bir türlü ilerlemediğine dikkat eden hükümdar, hadisenin sebebini öğrenince hiddetlenmiş. Karagöz'le Hacivat'ın idamlarını emretmiş, Fakat az sonra bu yaptığına pişman olmuş, büyük üzüntü duymuş, o zaman Şeyh Küşteri isimli, panteist bir sanatkâr, Padişahın üzüntüsünü gidermek için, Karagöz'le Hacivat'ın hayallerini beyaz perdeye aksettirerek hem padişahın gönlünü rahatlatmış hem de Karagöz Oyunu'nun Türkiye'de mucidi olmuştur. Karagöz oyununun bir beyaz perdeden ibaret sahnesine, Türkiye'de Şeyh Küşteri Meydanı denilmesi de bu olaydan kaynaklanır.
Karagöz oyununda insanları gülünç hale düşürecek huylar belli tiplerle yansıtılır.
Karagöz, saf ve temiz kalplidir. Okumamış ama irfan sahibidir.
Hacivat, eğitim görmüş, konuşmasında yabancı kelimelere yer veren çıkarcı bir tiptir.
Arnavut, böbürlenmesi ile
Yahudi, para ve mal düşkünlüğü
Laz, süratli konuşması
Zenneler, güzellikleri ve kadınlıklarıyla sahnededirler.
Yani Anadolu’dan Rumeli’den oluşan tipler, Türk olmayan tipler, Müslüman olmayan tipler, meslek sahibi olanlar şeklinde geniş bir kadroya sahiptir.

 Bölümleri

Mukaddime (giriş), perdede bulunan tasvir yavaş yavaş yukarı çekilir. Hacivat semai okuyarak perdenin sol tarafından gelir. Karagözü perdeye davet eder.

 Muhavere (söyleşi), Karagöz ve Hacivat arasında geçen konuşmalar.

 Fasıl (oyun), konunu gidişatına göre diğer tiplerinde gelerek oyunu ilerletirler.

 Bitiş, bu bölüm çok kısadır. Hacivat, Karagöz’e 
 “Kıktın perdeyi eyledin viran.
   Varayım sahibine haber vereyim heman”  diyerek oyunun bittiğini haber verir.

Perdenin Arkasındakiler

Hayali, oyunu oynatan, sesleri taklit eden tasvirleri hareket ettiren. Müzik ve espri gücüne sahip kişidir. Tasvirleri çıkaran ve boyayanda Hayali’dir.

Çırak, perdeyi hazırlar ve oyunun inceliklerini öğrenir.

Sandıkkar, çırağın yardımcısıdır. “Hayal sandığı” denilen oyun takımlarını çıkarıp yerleştirir.

Yardak, oyunda söylenmesi gerekli şarkı ve türküleri okur.

Dağrezen, tef ve zili çalan kişidir.

Kaynaklar,

Banarlı S. Sami " Resimli Türk Edebiyatı Tarih"

Nedim Bakırcı "Türk Gölge Oyunu Karagöz "

Mustafa Mutlu "Karagöz"

Prof. Dr. Mehmet AÇA, Okutman Mustafa AÇA "Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü Filmi"







Yorumlar

E çok okunan yayın

Ruhu Musikiyle Nefes Alan Kaknus Kuşu

Türk Mitolojisinde Denizkızı

Azerbaycan Türkçesi ve Türkiye Türkçesinde Bulunan Atasözleri