ŞAMANİZM’DEN BUGÜNE GELEN TÜRK GELENEKLERİ
Günlük hayatımızda hiç farkında olmadan şaman
kültürünün bazı ögelerini uygularız. Kimimizin bunu batıl diye nitelendirirken
kimimiz bunu dine dayandırırız. Aslında bu birleşim Türklerin İslâmiyet’i kabul
etmesi, Anadolu’ya göç etmesi gibi büyük değişimlerin sonucu ortaya çıkmış bir
kaynaşmadır.
Bu kaynaşma sonucu günlük hayatımızda yer eden bazı
gelenekler şunlardır;
Öncelikle basit olan artık alışkanlık haline gelen
uygulamalardan birisi tahtaya vurmaktır. Bizim; “ Aman şeytan
kulağına kurşun.” diye bir tedirginlikle uyguladığımız bu gelenek; şamanlar
tarafından kötü ruhlar kaçsın diye ağaç kavuklarına vurma şeklinde
gerçekleşir. Tabii ki bu uygulamada göz ardı etmememiz gereken bir diğer etken “üç”
sayısıdır.
Bir diğer uygulama da; kapı eşiğidir. Oğlum, kızım
kapının eşiğinde durma! Evet, bu da Şamanizm’den kalma bir uygulamadır. Kapı
eşiğinde kötü iyelerin(ruh) var olduğuna inanılır. Bir de sağ
ayakla girmek, içeri girerken ve çıkarken selam vermek adeti de bugün İslamiyet’e
uyarlanmıştır.
En çok bayanların kullandığı bir gelenek olan kırmızı
kurdele bağlamak ise kötü ruhlardan korunmak amacıyla
vardır. Bizler evlenirken gelinin beline, doğumdan sonra loğusa kadının başına, evin kapılarına ya da anahtarlarına bağlayarak bu âdeti devam ettiriyoruz. Ek
bir bilgi vermek gerekirse; loğusalara gelen albasması loğusanın
bulunduğu mekânda kırmızı bir tülbent veya kurdele görürse
kendisinden önce başka bir albastının oraya uğradığını
düşünerek o odaya girmez.
İslami bir emir olan; Kurban da Şamanizm’de yer alan
geleneklerdendir. Canlı ve cansız olmak
üzere yer-su tanrısına armağan edilir. Yer-su tanrısı
darılmadığı sürece canlı kurban istemez. Canlı kurban; tüyleri kesilmeden
üzerine yük koyulmadan öylece doğaya bırakılır. Bu geleneğe; ıdık denir.
Hiç düşündünüz mü neden el açıp göğe bakarak dua ederiz
eminim ki ara ara hepinizin aklına gelmiştir. Evet, bunun cevabı da “Gök Tengri”
Erler
kurt gibi uludular
Hıçkırıp
yaka yırttılar
Acı
seslerle bağırdılar
Ağlamaktan
gözleri kapandı
Beğler
atlarını yordular
Kaygı
onları durdurdu
Benizleri
yüzleri sarardı
Safran
sürünmüş gibi oldula
Alper Tunga destanının
günümüze ulaşmış kısmında geçen ölü arkasından verilen tepkilerdir bunlar. Yani
demem o ki ölüm de bir diğer uygulamadır.
Defin ve yog törenleri
(matem) şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Ruhun
bedenden çıkıp tanrıya ulaşması gibi ortak inanışlar içerir. Ölünün
arkasından matem tutulması, yog aşı yani ölünün defninden sonra
yemek vermek hala etkisini sürdürmekte. Yog törenleri yani ölünün
arkasından belli günler; üçünde, yedisinde ve kırkında toplanma
günümüzde de uygulanır.
Bir diğer gelenek ise çaput
bağlamak; ağaçlara, mezarlara çaput bağlamak şeklinde var olan bu
gelenek yine günümüzde hem şamanlar hem de Şamanizm’in geleneklerini yaşatmakta
olan bizler tarafından devam etmektedir. Bunu dilek
tutma geleneği olarak da düşünebiliriz.
Nazar değmesi
dediğimiz ve büyüklerimize beni oku, üfle dediğimiz bu inanma da
yine eski bir gelenektir. Şamanizm’de hastanın etrafından hayvan çevrilir (aynalma) ve
sonrasında o hayvan kurban edilir. Bunun Anadolu yansıması ise nazar
değen kişin başından tuz çevrilmesi ve tuz
ateşe atılmasıdır.
Yukarıda tuzun ateşe
atılması da yine şaman geleneğinde ateşin kutsallığından
kaynaklamaktadır. Şamanistler ateşin her şeyi temizlediğine ve
kötü ruhları kovduğuna inanırlar. Bugün bizlerin de nevruzlarda ateşten
atlamamız bu geleneğin bir devamıdır.
Türklerin kutsal
saydıkları birçok şey var elbette ama öyle bir şey var ki koruyuculuğuna, yağmurun,
fırtınanın sebebi hatta onun kaybolmasının en büyük felaket olduğuna,
Türklere atalarından miras kaldığına inanılan bu şey “yada taşıdır.” Peki ne
alaka konumuzla diye düşüneceksiniz elbette ama bugün yada taşının yerine Nuh
Peygamber’in oğlu Yafes’e "ismi
a'zam" duasını yazarak vermiş olduğu söyleniyor.
Evet, oldukça uzun bir
yazı oldu oysa yazılacak ayrıntıya inilecek o kadar husus var ki! En başta da
dediğim gibi farkında olmadan bir alışkanlık haline getirdiğimiz ve İslami
geleneğe uyarladığımız bu davranışların altında bir inanma olan Şamanizm
yatıyor. Bazı gelenekleri kaybetmemek elbette çok değerli ve zevkli ama ne
olursa olsun bunların eski bir gelenek olduğunu unutmadan güzeli yaşatır gibi
yaşatmalı ve asla İslamiyet’le karıştırmadan ilerlemeliyiz.
Yorumlar
Yorum Gönder