Nasreddin Hoca Kimdir?


Sokak kültürünün dibine kadar olduğu, gece yarılarına kadar eve girmediğim, baban geldi korkusuyla koşa koşa eve gittiğim bir mahallede büyüdüm. Bu mahallenin en güzel yanı, birlik ve beraberlik olgusunu buram buram hissetmekti elbette. O zamanlar öğrendiğimiz her masalı, fıkrayı birbirimize anlatmayı bir borç bilirdik. Herkes kendini kanıtlamak için ohoo ne fıkralar ne fıkralar... Nasreddin Hoca bunu yapmış, Temel şunu yapmış... Kahkaha tufan anlayacağınız.
O zamanlar bilmediğimiz bir şey vardı aslında. Sadece gülmek için anlattığımız bu fıkralar gerçekten o kahramanlara mı aitti ve yine hiç sorguladık mı ağzımızdan çıkan o fıkraları? Cevabı yine ben vereyim, hayır. Hayatını, yaşantısını dilden dile gezen fıkralar kadar bildiğimiz bu kahramanların gerçekte kim olduklarını hiç bilmedik ve bu yüzden hiç önemsemedik anlatılan fıkralarda geçenleri. Sonuçta tek bir amaç vardı, gülmek!
Okuduğum üniversite ve çok değerli hocam sayesinde ben bu ayrımı artık yapabiliyorum ve bu yüzden bu yazıyı yazmaya karar verdim.  Yazımda alanın üstatlarından olan Prof. Dr. Saim Sakaoğlu’nun “Nasreddin Hoca Fıkralarından Seçmeler” adlı eserinden yararlandım.
Nasrettin Hoca’nın doğumuyla alakalı bilgilere Mecmûâ-i Maârif adlı eser kaynaklık ediyor. Bu kaynağa göre Sivrihisar’da doğmuştur. Nasreddin Hoca ile alakalı çok büyük bilgiler elimizde yok. Bulunduğu konumdan dolayı iyi bir eğitim aldığı düşünülen hocanın; Pir Ebî, Hocai Cihan, Hoca Fakih’ten eğitim aldığı söyleniyor.
Ailesi hakkında da çok bilgiye sahip değiliz. Babasının köy imamı olduğu biliniyor. Annesi, eşi ya da eşleri (birinci hanımı ölünce ikinci kez evlendiği söyleniyor) çocukları hakkında kesin bilgiler elimizde olmayan hoca Akşehir’de vefat etmiştir.
Nasreddin Hoca ile aynı dönemde yaşamış Nasreddinleri de Nasreddin Hoca olarak kabul edenlerin sayısı da oldukça fazladır.
Bu yazıda ki asıl amacımıza gelelim Nasreddin Hoca’nın adının geçtiği her fıkra ona ait değildir. 

Peki biz bunu nasıl anlarız:
  • ·         13. yüzyılın tarihsel ve toplumsal yaşantısına uygun olmalı.
  • ·         Nasrettin Hoca, espri ve şaklabanlık amacı gütmez.
  • ·         Sarhoşluk ve içki içeren fıkralar onun değildir; çünkü o Sünni Müslümanların temsilcisidir.
  • ·         Hoca’yı ahmak ve budala gösteren fıkralarda onun değildir.
  • ·         Çapkınlık, iffetsizlik ve kadın ihaneti olan fıkralarda onun değildir.
  • ·         Maddi ve çeviklik anlamında güçlü gösterilen fıkralarda onun değildir; çünkü o güçlükleri aklı ile çözer.
  • ·         Onun fıkralarında sövgü ve aşağılama yoktur; çünkü hoşgörü yaşama biçimidir.
  • ·         Fıkralarında; kör inada, umutsuzluğa ve korkuya yer verilmez.
  • ·         Hoca’yı cimri gösteren fıkralar ona ait değildir; çünkü hocanın malda mülkte gözü hiç olmamıştır.
  • ·         Dalkavukluk ve birilerinin emrine girdiği fıkralar da ona ait değildir.

Hoca, kendisini eleştirmekten çekinmez. Kimsenin arkasından konuşmaz. Ermişlik, boş inanç ve kerametlere inanmaz. Gergin ilişkileri düzeltir. Övünmeler ve bilgiçlik taslamaları sevmez. Din kurallarına ve olumlu toplum törenlerine saygılıdır, saz çalma oyun oynama gibi durumlardan uzak durur.
Öncelikle belirtmek gereken bir husus var ki Nasreddin Hoca bir fıkra üreticisi değildir. Bununla birlikte ona ait olan fıkraların en önemli özelliği komikliğin, söz ve zekâ oyunlarının bir arada olmasıdır. Nasreddin Hoca’nın fıkralarının arasında güldürme, düşündürme, şaşırtmaca, öğretme ve ilgiyi çekme özellikleri vardır.  Onun fıkralarında kendi şahsiyetini ortaya koyan ve olayın konusu olduğu göremeyiz.

Şimdi geçelim Nasreddin Hoca fıkralarına:

Ağabeyi Karşılama
Hoca, komşu köydeki bir arkadaşını görmeye gider. Dönüş yolunda kendini bilmezin biriyle karşılaşır. Adam, Hoca ile eşeğinin tıpış tıpış gelişine bakıp şaka yapmak ister:
“Aman Hocam, iki kardeş böyle nereden geliyorsunuz?”
Hoca, adamın saygısızlığına hemen kendinden beklenen cevabı verir:
“Ağabeyiniz geliyor, dediler; biz de seni karşılamaya çıktık!...”
s.34

Ayağını Sıcak Tut
Bir mecliste hazır bulunanlardan biri Hoca’ya sorar:
“Hoca Efendi, ‘tıp’ dedikleri şey nedir?”
Hoca şöyle bir düşünür, sonra şiir gibi konuşmaya başlar:
“Kısaca söylemek gerekirse arkadaşlar, tıp şudur:
Ayağını sıcak tut, başını serin; eline bir iş al, düşünme derin derin.”
s.43

Balıklar Kokmasın Diye
Bir mecliste oturulurken Nasreddin Hoca’ya sorarlar:
“Hoca efendi, sen doğrusunu bilirsin. Denizlerin suyu niçin tuzludur?”
Hoca hafif bir gülümsemeden sonra cevap verir:
“Niye olacak evlat, balıklar kokmasın diye!”
s.45

Kokusunu Ne Yapacaksın
Nasreddin Hoca mecliste birkaç arkadaşıyla mecliste oturmaktadır. Bu arada yanındakilerden biri istemeden yelleniverir. Adam utanmış olacak ki hemen mestlerini birbirine sürterek benzer sesler çıkartmaya çalışır.
Hoca adamın mahcup olduğunu görse de kendilerini kandırmaya çalışmasını affetmez Hemen adamın kulağına eğilir, yavaşça seslenir:
“Birader, haydi sesini benzettin, ya kokusunu ne yapacaksın?”
s.111

Tabutun Neresinde Bulunmalı
Şakacın biri Nasreddin Hoca’ya sorar:
“Hocam, cenazeyi taşırken tabutun neresinde bulunmalı? Önünde mi, arkasında mı?”
Hoca, adamın niyetini anlar, ona uygun cevap verir:
“Evladım, tabutun içinde bulunma da, neresinde bulunursan bulun…”
s.144

Fıkraların daha fazlasını okumak ve Nasreddin Hoca’ya ait olmayan fıkra örneklerini de görmek için Saim Sakaoğlu’nun “Nasreddin Hoca Fıkralarından Seçmeler” adlı eserini edinebilirsiniz.

Hoca adına bağlanmış fıkralar:
  • ·         Mantık açısından uymayanlar: Toplumla bağdaşmayan akıl dışı unsurlarla dolu fıkralar Hoca’ya bağlanamaz.
  • ·         Din açısından uymayanlar: Bulunduğu ortamın kadısı, vaizi, öğreticisi, akıl danışılanıdır. Özellikle dini konularda bilgisine başvurulan bir şahsiyetin dine karşı duyarsız ve saygısız gösterildiği fıkralar ona ait değildir.
  • ·         Hoca ve Timur fıkraları: Timur ve Hoca farklı yüzyıllarda yaşamıştır.
  • ·         Nasreddin Hoca’dan önce anlatılan fıkralar: Hoca’dan öncede var olan bazı fıkralar sanki ona aitmiş gibi anlatılmıştır.
  • ·         Ahlak açısından Hoca’ya uymayan fıkralar: Bulunduğu toplumda örnek bir şahsiyet olan Nasreddin Hoca’nın ahlaki çöküntüleri içinde barındıran hiçbir anlatıda yeri olamadığını anlamak zor değildir.

Özetleyecek olursak toplumda öncü ve söz sahibi bir isim olan Nasreddin Hoca, hiçbir zaman bir fıkra üreticisi olmamış ve böyle bir amaç edinmemiştir. O sadece hazır cevap ve nüktedan bir kişiliğe sahip çok zeki bir insandır. Dini bağlılığı olan herkes gibi o da toplumsal değerlere saygı duymuş ve ahlaki yönden kendisini küçük düşürecek davranışların içinde bulunmamıştır. Şimdi bizler biliyoruz ki Hoca’nın diye anlatılan, içinde değersizlikler barındıran, zekâdan çok iğrençliklerle güldürmeyi amaçlayan bu fıkralar ona ait değildir. Biz de Nasreddin Hoca’ya karşı yapılan bu saygısızlığın aslında Türk toplum yapısına bir saygısızlık olduğunu bilip buna engel olacağız. Unutmayın Türkler, kendilerine hiçbir zaman ahlakı ve zekâsı zayıf insanları önder yapmaz!

Yorumlar

E çok okunan yayın

Ruhu Musikiyle Nefes Alan Kaknus Kuşu

Türk Mitolojisinde Denizkızı

Azerbaycan Türkçesi ve Türkiye Türkçesinde Bulunan Atasözleri